Çoğu kişi, bugün 25 yaşına giren Google’dan önce internette arama yapmanın nasıl bir şey olduğunu hatırlamıyor. Web’i tarayan ve dizine ekleyen ilk Google değil. Alta Vista, Ask Jeeves ve Northern Lights gibi diğerleri, hızla genişleyen Bilgi otoyolunu anlamamıza yardımcı olmak için ellerinden geleni yaptılar.
Doğru siteyi bulacağınızı umarak bağlantılar arasında gezinmekten veya Yahoo arama gibi bir göz atma ağacı kullanmaktan daha hızlı olduğu için arama yaptık ama Web’in 1998’e gelindiğinde zaten merkezine gidip bir şeyler bulmayı ummak için çok geniş olduğunu düşündük.
İnternet o kadar büyüktü ki, çözülemeyen bir matematik kanıtı gibi olmuştu. O zamanın arama motorları bu işin üstesinden gelemiyordu ve çoğumuz teslimiyet içinde ellerimizi havaya kaldırdık. Web’in büyümeye devam edeceğini ve daha da bilinmez hale geleceğini varsaydık.
Google ise bu denklemi çözerek işe başladı. Kurucuları ve o zamanlar Stanford’da doktora öğrencisi olan Sergey Brin ve Larry Page’in sıralama ve alaka düzeyi ölçümleri web’de arama yapma ve web hakkında düşünme şeklimizi değiştirdi. Piyasaya sürülmesinden bir yıldan az bir süre sonra Google, PC Magazine tarafından “sürekli olarak iyi sonuçlar veren bir arama motoru” olarak Teknik Mükemmellik Ödülü’ne layık görüldü.
Google Page herşeyi sıraladı
Google’ın bize gösterdiği şey, İnternet’in gömülü bilgilerle dolu milyarlarca bağlantısız sayfa olmadığıydı. Bunun yerine Google, birbirine bağlılığın gizli gücünü fark etti
Bağlantılar alaka düzeyinin anahtarıydı çünkü birisi bir bilgi kaynağına güvendiğinde, ona kendi web sayfasından bağlantı veriyordu. Yeterli sayıda kişi bunu yaparsa Google, buna kimsenin işaret etmediği bilgilerden daha yüksek bir alaka düzeyi atamak üzere tasarlandı. Buna, bilginin kalitesini ve yine bağlantılılığını doğrulayabilen erken metin tanıma da eklendi. Bağlantılı sayfalardaki kelimeler eşleşiyorsa aynı konu hakkında konuşuyorlardı. Çapraz bağlantı ve bunlar güçlü değer sinyalleriydi.
Bu sistem çok işe yaradığı için Google’ın PageRank’i kısa sürede belirleyici oldu.
Web’e bu şekilde bakmadığımız bir çevrimiçi dünya hayal edemiyorum. Milyonlarca bilgi parçasının hala dünyanın etrafını saran, örtüşen ama hiçbir zaman bağlantı kurmayan düz bir bilgi denizi olarak görüldüğünü hayal edin. Bu ne büyük bir trajedi olurdu.
Tersine, Google’ın, bilginin yalnızca bir başkasının bir bağlantıyla ilgili olduğunu düşünmesi durumunda geçerli olacağı konusundaki ısrarı, web’i oluşturma şeklimizi değiştirdi.
Google algımızı yeniden inşaa etti
Zamanla, Google’ın yalnızca PageRank ve metin eşleştirme gibi bu iki sinyale değil, aynı zamanda Google’ın sayfa ve bilgi değerini değerlendirmesine yardımcı olan düzinelerce sinyale de sahip olduğunu öğrendik.
Ne kadar çok öğrenirsek, Web’i o kadar çok Google’ın imajına göre inşa ettik.
Google olmadan, internette etkili bir şekilde arama yapmak imkansız olabilir, ancak aynı zamanda, görünüşte önemsiz olan en küçük bilginin bile ortaya çıkıp bulunabileceği daha eşitlikçi bir alan da olabilir. Ancak elbette çok fazla bilgi olduğu için hiçbir zaman bulunamayacak olanlarda var.
Google artık elbette aramadan çok daha fazlası. Artık Google bile değil. Bu, Google Arama’nın yalnızca küçük bir parçası olduğu ekosistemdir.
Orijinal Google amacını ve buna nasıl ulaşacağını biliyorken, günümüzün Google’ı rakip çıkarlarla hokkabazlık yapıyor. Bir Google sorgusu, bir metin sonucu olabileceği gibi video klipleri, resimleri veya alışveriş bağlantılarını da kolayca geri getirebiliyor. Modern Google, yeni bir matematik kanıtı bulmaya çalışıyor: ‘En iyi sonuç neye benziyor?
Ayrıca alaka düzeyini korumak için biraz da olsa mücadele ediyor olabilir. Yine de hiçbir platform Google kadar karmaşık sorguları ele alamaz. Google’ın yalnızca tek kelimeli sorguları değil aynı zamanda tam cümleli soruları yanıtlamada çok etkili olması nedeniyle bunu kullanıyoruz (Yapay zeka bunu paragraflara taşıyor).
Kendinizi şanslı hissediyor musunuz?
25 yıl geçmesine rağmen Web’in çözümü hâlâ Google’da.
Yine de Google’ın, bir sorgunun multimedya hokkabazlığı yapmaya daha az odaklanan, anahtar kelimelerin maviyle vurgulandığı alakalı sonuçların bir listesinden oluşan yedek bir sayfa döndürdüğü daha basit zamanlarını özlüyoruz. Bilginin tavşan deliği benzer sonuçlarla sınırlıydı, başka pek bir şey yoktu.
Google’da o daha basit zamanların bir kalıntısı kaldı: “Kendimi Şanslı Hissediyorum” düğmesi.
Neredeyse ilk günden beri orada; bir sorguya değil, Google’ın kaprisine dayalı rastgele bir arama sonucu. Artık durum biraz farklı. Düğmenin içinde “Kendimi karamsar hissediyorum”, “Komik hissediyorum” vb. gibi bir dizi rastgele seçenek bulunuyor. Her tıklamayla farklı bir sonuç, yeni bir çılgın keşif yolu elde edebilirsiniz.